29 Mayıs 2016 Pazar

İstanbul ve Sen

Bugün biraz İstanbul'um,
Bir yanım deniz her yanım 'Hicaz'...
Ve en sevdiğim kelimedir,
'Eylül' ve/ya bahar...
Kalem kağıt arayışım bundandır.
Yüzünde Tarih biraz da hüzün,
Teninde güneş parıltısı şafak misali…
Gülümsüyorsun, bilinci kilitli günler ayağa kalkıyor.
Bir şiir oluyor bu kent…
Martılar seni söylüyor ve kıtalar birleşiyor,
Ama sen kopuyorsun iklimimden…
Tüm doğal güzellikler seni anlatıyor bu kentte...
Sen gidersin beyaz bir dalga kalır geride...
Güneş değince tenine dalgalanırdım sessizce…
Sen gidersin bir ben kalırım bir de İstanbul beride…
Ve parıldar içinde seni barındıran bir kent ancak bu şekilde…
Senden geride...
İstanbul...
İstanbul ve sen...



Halil İbrahim Aydın
Mektup sf. 34

15 Mayıs 2016 Pazar

SADE BİR ŞİİR

'Sen mi yazdın' dedi.
'Yıllar önce yazmıştım' dedim.
'Olsun kalemin yeni filizlenmişi güzel olur',
'Ya da kağıt çok incinmemiştir, saf beyazdır' dedi.

/Haklıydı/

'Önce saf beyaz bir kağıdı,
Sonra seni,
Ve nihayetinde sensizliği öğrendim' dedim.

/Sustuk/

Sade bir şiir olduk...

Halil İbrahim AYDIN
Mektup, sf.102

14 Mayıs 2016 Cumartesi

ÖZ'NE

Her özne varlığını ancak yüklemi ile ortaya koyabilir…
***
Sana dair kalan son resimleri de yırttım artık, eksildim... Ne öz'ümde sen kaldın ne de gözümde nem... Ne öznem kaldı ne de bir nesnem... Kalakaldım bir başıma yüklendim, kimin ve/ya neyin yaptığı cevapsız kalan, en sade yüklemleri... Geldin, gittin kadar sade... Öyledir semeresi hayatın, her geliş bir gidişe esirdir, zaman içinde...
***
Herkesin kendine has bir öz'ü, öznesi, imgesi olur, yüklemin sorgulayacağı... Ve her hayatın bir öz'ü, özeti olur elbet... Tamlamasız dakikalar yaşaya durdum, sensiz, öznesiz... Hayat cümlem mi? Bin nedamet...
'Sen' anlam dünyasının öz'ü, yekpare öz'nesi... Yüklemin sevgilisi bir 'sen'... Öznesi belli olduktan sonra geniş zamana dem vurur hayat... Birde gizli özne olursa, heyhat... Sormaya korkarsın yükleme, seven kim diye... Cevapsız kalmak mı? Eksikliğin resmi...
***
'Sen' belirlediğim tek imgesin, sorunca yüklendiğim derde, cevabını bulduğum öz'nesin... Aşık olunası bir gam'zesin, gam yükü paylaşılası bir 'sen'... Sana ulaşmak için feryat eden ince sesli harflerim vardı elbet büyük - küçük ünlü uyumum... Ve gitti dememek için Hüsn-i Talil sanatı... Varlığını resmettiğim tuallerim vardı... Söz yazmaya cesaret edemediğim ezgilerim...
***
Gittin... Sade bir yüklem... 'Sen' ciğerpare öz'nem, büyük bir özlem... Öz dediğimiz ademoğlunun özetidir, özne cümlenin, sen ise kim'sesizliğimin... Şartlı birleşik cümleydi adeta hayatım... 'Sen' varsan, mutluluk var gibi... Yokluğun, hüznün resmi sanki...
            - Gittin...
            - Giden kim?
            - Sen
            - Bir 'sen'...
Her özne varlığını ancak yüklemi ile ortaya koyabilir... Gittin işte, sen...
Öz'nesiz kaldım, kim'sesiz, sessiz...
Gittin, sen'siz kaldım...
Sahi! Öz'ne?