24 Mart 2020 Salı

Korona Virüsünün Düşündürdükleri: Aylan Bebeğin Ahı Tutarsa?


Yağmur, inanmadığı yeryüzüne yağabiliyorken hâlâ göğün bir halk tarafından hırpalandığını gördüm” diyen şair Cengizhan Konuş’un dizeleri bugünlerde derinden ruhumuza işledi. Önce yağmuru, doğayı, inandıklarımızı derken insanoğlunu hatırlattı. Anlamaya çalıştık insanı ve kulak kabarttık Sadi Şirazi’ye anlamlandırabilmek için… Öyle ya! “İnsan üç beş damla kan ve bin bir endişedir.” Yaşanmış ve yaşanılacak olanlar endişeden mi bilinmez ama bugünlerde soluksuz kaldığımız yegâne gerçeklik…
Var olduğu günden bu yana hep daha fazlasını isteyen insanoğlu farklı zaman dilimlerinde farklı uğraşılarla hayatını idame etmeyi ve günümüze değin aynı ihtirasları ve emelleri aktarmayı başarmıştır. Tarihsel serüven içerisinde sanayileşen, modernleşen ve küreselleşen dünya içinde bulunduğumuz zaman diliminde bireyi yalnız bırakmış ve daha fazlasını elde ederek hayat(t)a tutunabileceği düşüncesini aşılamıştır.
Bireyler gibi ülkeler de hep daha fazlasını istemekte ve mütemadiyen bir büyüme arzusu içine girmekteler… Dünyanın tüm ülkeleri her dem büyümek gelişmek için çaba sarf etmekteler. Ancak bu büyüme süreci salt amaç haline gelip, insanı, doğayı ve gelecek günleri sarfınazar edince ele geçen büyüme ne anlam ifade edebilir ki? Bundan 200 yılı aşkın süre önce Thomas Robert Malthus “Nüfus Hakkında Bir Deneme” isimli çalışmasında, nüfus geometrik olarak artarken, yiyecek arzının ise aritmetik olarak artacağını ve bu dengenin sağlanamayacağını dile getirmişti. Malthus’a göre tarımsal yapı ile nüfus yapısı arasında uzun dönemde bir uyuşmazlık söz konusu olacaktı. Yaşanmış ve yaşanan savaşlar, açlıklar, iklim değişikliği, küresel ısınma ve salgın hastalıklar kim bilebilir belki de Malthus’un ahı? Bu durum zihnimizde bir soru işareti uyandırıp, üzerine düşünülmesi gereken bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Çin’in 1.4 milyarı aşkın nüfus dinamiği ile Wuhan kentinden dünyaya yayılan korona virüsünün ilk etapta düşündürdükleri…
Malthus’a göre afetler, savaşlar, kıtlıklar ve salgın hastalıklar sonuçları bakımından anlamlıdır. Yakın geçmişte komşu ülke Suriye’de yaşanılanlar ve halen yaşanmaya devam etmesi… Özellikle güncelliğini koruması nedeni ile Suriye meselesi ve göçmen krizine dünyanın yaklaşımı adeta Malthus’un teorisine ve zihniyetine katkı sunmakta, vicdanlarda ise derin izler bırakmakta… Muğla’nın Bodrum ilçesinde kumsala vuran Aylan bebeğin ölümü göçmen meselesinin ciddiyetini tüm dünyanın gözleri önüne sereli neredeyse 5 yıl olmakta… “Zulme sessiz kalan zulmü yapan gibidir” diyor Peygamber efendimiz… Dünyanın içinde bulunduğu bu derin sessizlik ve masumlar üzerinden yapılan uluslararası siyaset… Çocuklara zarar vermeyen ve nefes almada zorluk şeklinde belirti gösteren bu salgın hastalık tüm dünyada etkisini göstermekte ve zihin dünyamda, aklımda, kalbimde Aylan bebeği hissettirmekte…
Zengin-fakir, güçlü-güçsüz, öteki-beriki demeden herkesi etkileyen zulmü yapanla zulme uğrayanı aynı düzleme getiren beşer olduğumuzu hatırlatan bir salgınla karşı karşıya insanoğlu… Dünyanın farklı yerlerinde farklı şekillerde zulme uğrayanların bu salgın sebebi ile bir an nefes aldığı tüm insanlığınsa nefessiz kalma kaygısı ile eve kapandığı değişik zamanlardan geçiyoruz… Öyle ki insanlığın eve kapanması ile hava kirliliğinin azaldığı, suyun, toprağın elbet doğanın nefes aldığı bir dönem… Tüm bu yaşanılanlarla bir nebze olsun durup, düşünmeli insanoğlu… Yoklamalı kendini kainatın özü olan insan; doğaya, havaya, suya ve diğer insanlara ve insanlığa verdiği zararı irdelemeli…
Hiç şüphe yok ki bu salgın sonrası dünya ülkeleri çok fazla şeyi sorgulayacak ve çeşitli değişimlere gebe kalacak yakın gelecek… Korona virüsünün bilimsel ve duygusal anlamda düşündürdükleri ise aklımıza ve kalbimize iz bırakacak…
Malthus’un olmasa da Aylan bebeğin ahı tutarsa?
Doç. Dr. Halil İbrahim AYDIN
           Akademisyen / Yazar