Bir an umutlanıyor
insan…
Kim bilir gitmez belki…
İns'an işte!
Önce kitapları
toplarsın bir bir,
Akademik kitaplar,
romanlar,
Şiirler elbet hediye
ettiklerin…
Derken elbiseleri
bavullara yerleştirirsin usulca…
Kışlıklar bir yana,
yazlıklar diğer yana…
Mutfak; bardak, tabak,
çanak derken,
Kolilersin eşyaları
ardı sıra…
Toplarsın tüm evi
toplarsında bir toparlayamazsın kendini…
Fiili bir gitme eylemi
gibi görünse de
Bantlayamadığın
kolilerden anlarsın gidemediğini…
Kırılmış kalbin kenarda
dursun,
Bardakların kırılmaması
için büyük bir çaba sergilersin.
Tabaklar arasına kağıt
bırakılacak,
Bardaklar özenle
sarılacak
Ve düzenli bir şekilde
dizilecek ömrünün en orta yerine…
Neyi, nereye, nasıl
yerleştireceğini düşünedurursun da
Bir kendini
yerleştiremezsin bir yere…
İçin içine sığmaz…
Gitmekle kalmak arası
bir ruh hali sarar bedenini…
Söküldükçe perdeler yalnız
olduğunu anlar,
Toparladıkça eşyaları
yankılanan sesin ile kendine gelirsin…
Gelirsin gelmesine ama gelemezsin
istediğin kıvama…
Gitmenin özünde vardır,
gitme!
Oysaki sade bir iç
çağrışımdır.
Kalbinin aklına oyunu…
Vakit gelince takvim
geriye doğru sarar…
Topladığın her eşyada
bir mana bulursun…
Bu kitabı bana o
almıştı, bu hırkayı beraber beğenmiştik…
Üç parçadan oluşan
demlik setini orjinal diye kapmıştık.
Bir yanında yerli bir
kısmında kaçak çay içmiştik…
Bu filmi beraber
izlemiş, mobilyaları özenle seçmiştik…
Mişli geçmiş zaman
içinde özdeşlemiştik…
Düşünürsün, bugünden
geçmişe doğru…
Tunalı Hilmi caddesinde
çekindiğin fotoğrafı indirince duvardan
Anlarsın bittiğini,
yani gittiğini…
Sonra inceden bir şarkı
çalınır kulağına,
"Gitme sana muhtacım"
Her makam her nota ve
her hücren dile gelir…
Gitme!
Sen gidersin,
Ben giderim benden…
Beyhude…
Eşyalar kamyona doğru
yol alır.
Birlikte itina ile
dizdiğin ev bir araç üstüne dizilir…
Yıllar süzülür göz
pınarlarından…
Gitme!
Sen gidersen ben
giderim.
Gitme desem, gitmesen?
Beyhude…
Gitme zamanı…
Benim öz'e gitme
zamanım.
Gitme!
Halil İbrahim
Aydın
Akademisyen / Yazar
26.11.2017 - Batman