Bir zamanlar insanoğlu avcılık,
toplayıcılık ile uğraşırken başka bir zaman diliminde ise tarımı temel uğraşı
olarak benimsedi... Zamanla beraber hayat değişti ve insanlık sanayi toplumuna
geçti... Tarihsel serüven içinde teknoloji gelişti, modernleşme kendini iyice
yerleştirdi ve bilgi toplumu düzeyine gelindi...
***
Öyle
bir zaman dilimidir ki bu, bilgiye ulaşmak son derece kolay... Değişen zaman
içinde dönüşen insanoğlu çok kısa bir süre içerisinde adapte oldu, gelişim sürecine...
Üretimden tüketime çoğu alanda değişiklik yaşandı. Elbette dönüşen insanoğlunun
duyguları, tutumları, istekleri, yaşama biçimi de değişti... Daha çabuk
tüketmeye başladı çoğu şeyi... Geleneksel bağlar zayıfladı ve birey ön plana
çıkmaya başladı...
***
Zaman
içinde modern toplum bireyi her daim yalnız bıraktı ve yalnızlık serüveni
içerisinde ayakta durmaya çalışan insanoğlu 'Hep bana Rabbena' demeye başladı.
Yalnızlığa sevk edildiği günden beri artık 'biz' olamadı... 'Ben' bilinçli
rasyonel bireylere dönüştü, bireyselleşeyim derken yalnızlaştı farkında
olmadan, modern insanoğlu...
***
Yavaş
yavaş bireysel hayat zemin yaptı ve yaşama biçimi haline geldi. Esen her
rüzgarda insanoğlu savrulmamak için önce güvenini yitirip, akabinde tüm
normlarını kaybetti. Geride mi? Mantığın olmadığı aşık insanlardan, duyguların
kaybolduğu rasyonel insanlara dönüşmeye başladı... 'Sev beni seveyim seni'
mantığı ile sevgilerde payına düşeni aldı elbet... Yakın tarihe kadar
mektup ile iletişim kurulurken, içinde bulunduğumuz altın çağda birden fazla
iletişim kanalı, alternatifi gün yüzüne çıktı... Geçen yıllar içerisinde
sevgiliye kart atılırdı, gidilen yerden... Ve büyük bir keyif ile hem yazılır
hem de okunurdu... Çeşit çeşit kartlar hayatımıza renk katardı. Çoğu zamanda
saklanırdı en güzide köşede... Zarflar ayrı bir dünya, pullar bambaşka...
Kağıt-kalem ile sevgi dolu bir dünya... Günümüzde modern insan için ulaşmak
kolay, iletişim kolay hatta sevmek bile çok kolay, elbet kopmak da... Post
modern toplumun popüler gençliği çeşitli iletişim araçları ile yaşarken
sevgisini, iletişimi de kolaylaştırmak da hatta alternatifleri de... Ancak,
iletişimin kendisi yok olmakta...
***
Modern
dünyanın rüzgarı ile beraber teknoloji ilerledi, şehirler gelişti ve yaşam
değişime uğradı... Yaşanan bu değişim ve dönüşüm serüveni insanoğlunun
kıyafetine, görüntüsüne sonrada ruhuna işledi... Karşılıklı sohbet edilen bir
kültürden karşılıklı yazışma dönemine geçildi. İletişim mi arttı yoksa iletişim
araçları mı bilinmez... Hasbihal olmak, hemhal olmak, hemdert olmak başka baharlara
kaldı...
***
Geçen
zaman içinde tüketim kültürü de değişti... Birbirinin gömleklerini giyen bir
kuşaktan, gömlek değiştirir gibi insan tüketen bir kuşağa dönüşüldü... Ulaşmak çok kolay
artık, tüketmek kolay, dünyanın öbür ucuna bağlanmak kolay, yeni insanlar
tanımak... Modern insanların birbirilerini tükettiği bu altın çağda her şey
faydayı anımsatmakta... Fayda uğruna insanlar yalnızlaşmakta... Şairin
deyimiyle, "İnsanlar, insanların içinde insanlara hasret yaşamakta."
***
Geniş
ailelerin hep beraber yaşadığı iklimden, 1+1 evlere uzayan zaman... Öyle ya,
'ben', 'biz'in önüne geçmiş durumda... Modern insanın sevgisi, hayalleri dahası
yaşama biçimi değişti. Anı yaşamıyor modern insan, geçmiş yok, an yok, her daim
gelecek kaygısı ile daha fazlasını arzuluyor... Modern insan huzursuz, mutsuz...
***
Di'li
geçmiş zaman içinde çok şey geçti; duygular, bağlılık, geleneksel yapı,
muhabbet deryası... Modern insan geçmişten ders çıkarmayı bile geçti... Her
daim ilerleme çabası daha fazlasını elde etme kaygısı çoğu zamanda tüketme
arzusu... Sonu olmayan ihtiraslar, bitip tükenmek bilmeyen istekler...
***
Modern
insan yalnız...
Modern
insan mutsuz, huzursuz...
Modern
insan kaygılı, hüzünlü...
Modern
insan samimiyetsiz, güvensiz...
Modern
insan sadece 'modern'...
***
Halil
İbrahim AYDIN
Akademisyen / Yazar