Dicle nehri ile başlayan, Tuna nehrine uzayan,
mevsimden mevsime koşan bir hikayeydi… Saat gecenin bir yarası, dakikalar
hemdert oldu kelimelerime…
***
Denizi
olmayan kentlerin nehirleri uçsuz, bucaksız olur… Bir başka akar mevsim, zaman
ve iklim, demlenircesine… Dalga sesi olmasa da suyun özü, sözü seslenir kalbe
usul usul… Ve o an güneş ışınlarının yüzündeki yansıması yazılır, durur ömrüme…
Şimdi sen uyuyorsun, tüm yıldızlar benziyor, mahur sözlerine. Bazen gitmek gerek
en öz'e, savrulursun anlamı bitmeyen bir söze… Vurulursun bir çift asude göze…
Böyledir işte böyle gözün öz ile muhabbeti… Sen bakarsın o görür… Saat mi?
Gecenin bir demi, takılı kalır, aklının derinliklerine… Ve bir neva buselik
makamı çalınır en derinden gönlüme…
***
İlk
baharlı bir iklimdi… Yağmur yağıyordu İpek Yolu'nun ipeksi toprağına ve tüm
nehirleri sarıyordu leylak rayihası … Palamut meşesi sevmiyor da değildik…
Baharlardı, en büyük tutkumuz… Nehirler mi? Bir nevi seyrüsefer, dur durak
bilmeyen… Akşam üstü dakikalar ve Tuna nehrine nazaran gelen, geçen baharlar…
***
Cemre
düşer toprağa bahar gelsin diye ve nehirler akar ömrüme… Bir de yıldızlar
olmasa adını anımsatan… Tutuyorum dilekleri saçlarının her savruluşundan… Sen
uyuyorsun bir kanun esiyor en derinden... Papatya sarısı umutlar bekliyor…
Maviye çalmasa da gözlerin, gönlümü çaldığı gecenin tanıklığında… Gece, sen'siz
sade bir hece… Sen; yani siz… Tiber nehrinden seslenseniz, olma heyecanı ile
bir bilinmezsiniz…
***
Şimdileri
kelimeler hüznün deminde… Gülüşünle bronzlaşan ruhum bir palmiye sevdası gibi
sıcak tutuyor içimi ve gülüşünü hatırlatan ırmak iklimi… Bir bahar hep gece… Bu
bahar hazır seyre… Seyreyledim Tuna'yı, bildim Ege kokardı. Tiber bir başka
akardı… Dicle gidişine ağlardı… Payıma her daim Tuna kalırdı… Bir bahar bin
nehir işte…
Cemre
düşer toprağa bahar gelsin diye ve nehirler akar ömrüme…
Cemre
hangi zamanın makamında düşecek, ademoğlunun öz'üne, sözüne?
Bir
bahar bin nehir…
Sade
bir seyir işte…
Halil
İbrahim Aydın
Akademisyen
/ Yazar