13 Aralık 2016 Salı

BİR NEVİ SEYİR DEFTERİ

Saat gecenin bir yarısı, henüz yeni devralmıştı geceden dem'i takvim ve savrulmuştu yeni güne zaman... Tam uykuya dalmıştım ki gecenin sessizliğini bozan bir telefon sesi ile 29 yıl önce bugün var olduğumu anımsadım. İrkildim, sevindim derken hüzünlendim geçen zaman içinde geçenlere ve hiç geçmeyeceklere…
***
Geçmiş demişken, gelişin gidişe eşit olduğu bir hâr… Envai çeşit endişe ile yoğrulmuş bir âdem ne kadar olabilir ki var? Elbet geçecektir, gelmiş ve gelecek olan… Gelenler, gidenler, kalanlar, yaralayanlar ve hiç kopmayanlar… Bazen tatlı bazen acıdır imtihan… Böyledir işte ısırır elmayı, âdemoğlu… Sahi! Kaç yıl geçti, geçen ömrümüzden?
***
Var olmak, hazır olmak lazım her dem'e… Madem ki geçer ne diye feryâd eder, insanoğlu… Geçen yıllarda çok kente uğradım, ikrar vermedim de değil… Gezip, gördüklerim bir yana durup biriktirdiklerimle yeşerdim durdum… Gönülden gönüle köprüler kurup, doldurdum yüklenilesi yüklemleri, manalı cümlelerime… Kaybolan yıllar içinde bulduğum insanlarla dolan ömrüm, gönlüm yeni bir sayfaya dem tutmakta…
***
Geçen iklimler bir yana asude bakar oldum kopan yapraklara… Birer birer eksildim, azaldım, sararan yapraklara… Ağacımdan kopan her yaprakla yaklaştım toprağa… Kaldım, yazıldım seyir defterine… Buz dağına çarpma kaygım olmasa da geçtiğim yollarda, kaf dağından uzak durmaktı tek şiyarım… Esen her rüzgarda bol yapraklı bir ağaç olmayı diledim sadece, her anı dua olan, bir yağmurla hayat bulan, mevsiminde toprağa kavuşmak için kopan, bir ömür var edeni anan yaprak olmayı diledim durdum…
***
Yol uzun yol meşakkatli. Bu yol da bir olmak hemhal olmak gerek... Bu seyre dalmak mavi günlere varmak gerek... Fark etmez zeytinin siyah veya yeşil olması aynı denizden beslenir doğası… Bilmek gerek… Seyir belli yol belli… Seyreyle şu kervanı, bir bak… Elbet toplar bu dem hasatı… Kaydetmek istedim seyrimi lakin yazdım şiir oldu. Her derdim sende son buldu…
***
Olmasam da kaptan sahibim bir seyir ile deftere… Yazarım elbet gönül ehlini yüreğime ve ehil olanı özüme… Dur! Bir düşün! Hangi seyre daldın hangi deftere iz bıraktın… Geçen zaman içinde hangi manaya çaldın…
***
            Bir defter bin seyir olan nakd-i ömrüm…
            Kelamın rehberidir ayn-ı ömrüm…
            Gelir elbet ahir-i ömrüm…
            Geçiyor işte yaprak misali ömrüm…
Halil İbrahim Aydın
Akademisyen / Yazar
6 Aralık 2016  03.45